Nedir Bu Kahve?
- Cansel OK
- 22 Tem 2020
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Mar 2021
Kiminin sabahları güne dinç başlamak için içtiği, kiminse yorgunluk kahvesi amacıyla içtiği, en koyu sohbetlerimize eşlik etmesi için içtiğimiz ve daha birçok amaçla içtiğimiz kahvenin geçmiş öyküsüne bakmaya hazır mısınız?
Kahve kelimesi, Arap asıllı bir sözcükten oluşmaktadır. Kahvenin ilk ortaya çıkış yeri Habeşistan olarak bilinmektedir. Kahve yetiştirilen bölgeye eski zamanlarda “Kaffa” denilmiştir. Zamanla bu sözcük Türkçe’de "Kahve" kelimesi olarak dönüşürken, Almanlarda "Kaffe", Fransızlarda "Café" olarak bilinirken her ülkenin diline göre farklı sözcüklere dönüşmüştür.
Kahvenin ortaya çıkışı ile ilgili birbirinden farklı rivayetler vardır. Kahvenin ilk defa keçiler tarafından keşfedilmiş olduğu öykü kaynaklarında en sık rastlanan rivayettir. İranlı çoban olan Kaldi, keçi ve deve sürülerinin garip bir ağacın meyvelerini yedikten sonra fazla canlılık gösterdiklerini, keçilerin mehtapta dans ettiklerini görmüştür. Bu durumu Kaldi dervişlerine anlatmış ve ünlü bir derviş olan Şazilî, gösterilen ağacın meyvelerini kaynatarak suyunu içmiştir. Kendisi de aynı canlılığı hissetmiş ve böylece kahvenin yüzyıllar boyu sürecek olan yolcuğu bu şekilde başlamıştır (Işın, 2001).
Yaklaşık beş yüz yıllık bir gelenek olan Türk kahvesi ülkemizde günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Türk Kahvesini diğer kahve türlerinden ayıran özellik ise Güneydoğu’da çok yaygın olarak içilen “mırra” ile İtalyanların "espresso"su arası bir tür olmasıdır. Türk kahvesini tüm kahve çeşitlerinden ayıran özellik ise şekerin pişme sırasında ilave edilmesidir (Kaplan,2011). Son olarak ise kahve tutkunları arasında bildiğimiz isimlerden Madame de Pompadour, Alexandre Dumas, Andre Gide, Moliére, Pierre Loti, Victor Hugo ve Balzac söyleyebiliriz.
Kaynaklar
Işın, E. (2001). Bir içecekten daha fazla: Kahve ve kahvehanelerin toplumsal tarihi, tanede saklı keyif. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Kaplan, M. (2011). Bir fincan keyif: Kahvenin öyküsü. Yurt ve Dünya Dergisi, 2(2),11-20.
Comentários